Akıllı şehir girişimleri, hizmet vermeyi amaçladıkları şu kişileri hedeflemelidir; yani şehir sakinlerini, iş insanlarını ve ziyaretçileri. Şehir otoriteleri, sadece uygulanmakta olan akıllı şehir teknolojilerinin yararları konusunda farkındalık yaratmakla kalmamalı, aynı zamanda vatandaşlarına açık, demokratikleşmiş verilerin kullanımını teşvik etmelidir. İnsanlar akıllı teknolojiler hakkında ne kadar bilgili olurlarsa, getirebileceği faydaların farkına varırlar ve katılım olasılıkları daha yükselir.
Kamu ve özel sektör ile şehir sakinleri arasındaki yakın ilişki; şehre ve topluma ( olumlu katkıda bulunacak, katılım sağlayacak ve yetkilendirilecek akıllı bir vatandaş yaratmanın anahtarıdır. Akıllı şehir projeleri, genellikle açık bir veri portalı veya mobil uygulama aracılığıyla, verileri şeffaf bir şekilde vatandaşların kullanımına sunma planlarını içermelidir. Bu sayede, konut sakinleri, verilerle etkileşime girer ve ne için kullandıklarını daha iyi kavrayabilirler. Akıllı bir şehir uygulaması sayesinde sakinler, evlerinin enerji tüketimini görüntüleme, fatura ödeme ve uygun toplu taşıma bulma gibi kişisel işlerini tamamlayabilirler.
Akıllı şehirlere karşıt görüşte olanlar; vatandaşların günlük verilerinin, saldırı veya kötüye kullanım riskine maruz kalmasından endişe duyuyorlar. Şehir yöneticilerinin, veri gizliliğine ve güvenliğine çok önem vermeleri gerekiyor. Ayrıca, sensörlerin ve kameraların varlığı, bir gizlilik veya devlet gözetimi istilası olarak algılanabilir. Bunu önlemek için toplanan akıllı şehir verileri, gizliliği koruma amacı ile anonimleştirilmeli ve kişisel olarak tanımlanabilir bilgi olmamalıdır.
Akıllı şehirlerin karşılaştığı en büyük kaygı verici durumlardan biri de bağlantı sorunudur. Şehre dağılmış binlerce hatta milyonlarca IoT cihazı, sağlam bir bağlantı olmadan, kullanılamaz hale gelebilir ve akıllı şehir işlevini kaybedebilir!
Ayrıca, toplu taşıma, trafik yönetimi, kamu güvenliği, su ve atık yönetimi, elektrik ve doğal gaz arzı gibi hizmetler şehirler büyüdükçe yönetmesi ve kontrolü güçleşebilir. Bu sistemler, düzgün çalıştıklarından emin olmak için sürekli olarak korunmalı ve test edilmelidir.
Akıllı şehirlerin eksik olduğu bir diğer konu, kültürel alandadır. Bir bölgenin kültürel özü çoğu zaman sakinleri en çok çeken şeydir; bu sensörle programlanamayan veya teknoloji ile kontrol edilemeyen bir konudur. Bu nedenle, akıllı şehirler sakinlerine, özgünlük, farklılık ve aidiyet hissi kazandıramadıkları durumlarda etkilerini yitirebilirler.
Buna ek olarak, Suudi Arabistan'daki Neom ve Arizona'daki Buckeye gibi çölde inşa edilen, sıfırdan yaratılan akıllı şehirler, yerleşik bir nüfusa sahip değildir. Bu akıllı şehirlerin, gelecekte güvenli bir ortam sağlamak için, geçmiş başarıları da yoktur. Neom ve Buckeye gibi şehirler tasarlandıklarından sonra, su arzının sürdürülebilirliği problemi hala bir soru işareti olarak durmaktadır.